8 MADDEYLE TENİS HAKKINDA BİLGİLER
1800’lü yıllarda popüler olmaya başlayan tenis, raketle ve topla iki kişi ya da ikişer kişilik iki takım arasında oynanan dünyanın en gözde olimpik sporlarından biridir. Oyuncular ellerindeki tenis raketi ile topa vurur ve sahanın ortasındaki filenin üzerinden rakip takımın kortuna geçirmeye çalışır; top rakip kortta ikiden fazla sektiği takdirde sayı, topa vuran takıma yazılır. Tenisin nasıl oynandığına kısaca değindikten sonra şimdi de tarihine bir yolculuk yapmaya ne dersiniz? Hakkında bilinmeyenleri, şaşırtıcı özellikleri ve çok daha fazlasını siz değerli Kültür ve Yaşam okuyucuları için listeledik.
1873 yılında İngiliz Albay Walter Clopton Wingfield raket ve topla oynanan bu oyunun patentini alan kişidir. Günümüzdeki tenis kurallarının oluşmasına büyük katkı sağlayan Wingfield için kort tenisinin mucidi demek mümkün. O zamanlar Yunanca “oynamak” (bazı kaynaklarda top anlamına da geldiği söylenir) anlamına gelen “Sphairistike” adıyla oynanan oyunun, tenisin ilham kaynağı olduğu bilinir.
Tenisin 1800’lü yıllarda Fransız saraylarının soyluları tarafından oynandığı rivayet edilir. İlk çıktığı yıllarda Fransa’da topa avucun iç kısmıyla vurulurdu bu nedenle “Jeu de Paume” yani avuç içi oyunu olarak bilinirdi.
1890’lı yıllarda İngiltere’de yapılan tenis turnuvalarıyla tenis kuralları bugünkü şeklini aldı. Tenis kurallarının yanı sıra top ve raket gibi ekipmanların ana malzemesi de değişikliğe uğradı. İlk çıktığı zamanlarda raketin üzerindeki dikey ve yatay tellerin inek ve koyun bağırsağından yapıldığını biliyor muydunuz?
Köklü bir tarihe sahip olan tenis, yıllar içinde farklı terimlerin de eklenmesiyle günümüzdeki halini aldı. Teniste kullanılan terimlerden birkaçı; servis, forehand, backhand, tie-break, çift hatadır ve ACE’dir. Forehand, sağ elle oynayan oyuncuların topa sağdan, sol elle oynayanlarınsa soldan vuruş yaptığı bir tekniktir. Vuruş sırasında raketin tutulduğu elin için rakibe bakacak şekildedir; dizler paralel ve hafif büküktür. Sağ kol, raket tek elle tutulabilecek şekilde başın üstünden gergin bir şekilde geriye çekilir ve top gelirken dizin önünde topa vurulur. Backhand ise raket tutuşuna göre elin arkasıyla yapılan bir vuruş tekniğidir; elin dış tarafı rakibe dönük olur. Oyunda 6-6 eşitlik varsa tie-break seti oynanır. Servis kullanan oyuncunun iki kez hata yapması durumunda çift hata olur ve rakip çift hata sonunda sayı kazanmış olur. Serviste kazanılan direkt sayıya ise ACE adı verilir. ACE için “rakip tarafından karşılanamayan servis” demek mümkündür; ACE’de rakip, servisi karşılayamadığı için atış yapan oyuncu doğrudan puan kazanır ve sayı olmuş olur.
Tenis için bir “dayanıklılık” sporu demek mümkündür bu nedenle zevkli ancak büyük efor gerektiren bir spordur. Tenis tarihinin en uzun süren maçı 2010 yılında Wimbledon’da oynanmıştır. Amerikalı tenisçi John Isner ve Fransız tenisçi Nicolas Mahut arasında oynanan maç 11 saat 5 dakika gibi rekor bir sürede oynanmıştır. Dünya tenis tarihinin en uzun karşılaşmasının galibi 70-68’lik skorla John Isner olmuştur.
Yıl boyunca oynanan tenis turnuvalarıyla rakipler birbirlerine karşı ter döker. Ancak özellikle 4 tanesinin ayrı bir önemi vardır; Avustralya Açık, Fransa Açık, Wimbledon ve Amerika Açık. Tenis camiasındaki en yüksek puanların elde edildiği bu turnuvalar Grand Slam olarak adlandırılır. Turnuva Avustralya Açık ile başlar ve finalde Amerika Açık’la kapanır. Eğer bir tenisçi dört büyük tenis turnuvasının hepsini kazanırsa bu durumda “Glam Slam” unvanını alır. Glam Slam elde eden tenisçi eğer olimpiyatlarda da şampiyon olursa bu durumda “Golden Grand Slam” sahibi olmaya hak kazanır. Bu noktada rekor en çok Glam Slam kazanan ve 22 şampiyonluğa sahip olan Rafael Nadal’dır.
Yılın ilk karşılaşması olan Avustralya Açık Tenis Turnuvası 1905 yılından beri gerçekleşen ve her yıl Ocak ayında Avustralya’da bulunan Melbourne Park’ta düzenlenen bir turnuvadır. Sert bir zeminde oynanan oyun, Amerika Açık’tan sonra en yüksek katılımlı turnuvadır; Rod Laver Arena ve Hisense Arena en önemli kortlardandır. Fransa Açık Tenis Turnuvası, her yıl Mayıs ayında Paris’te bulunan Stade Roland Garros’ta düzenlenen bir turnuvadır. Turnuva her yıl Mayıs ayının 3. haftasında başlar ve 2 hafta sürer. Fransa Açık’ın en önemli özelliklerinden biri toprak kortta oynanan tek Glam Slam Turnuvası olmasıdır. Toprak kort, diğer zeminlere göre oynanması daha zor olduğundan, Fransız Açık’ta karşılaşmalar genellikle uzun sürer. Wimbledon Tenis Turnuvası, tarihin en eski turnuvalarından biridir; 1877’den beri Londra’da düzenlenir. Çim kortta oynanan tek Grand Slam Turnuvası olan Wimbledon her yıl 20 ile 26 Haziran arasına denk gelen pazartesi günü başlar. Amerika Açık Tenis Turnuvası New York’ta 1881 yılından beri düzenlenen sert zemin üzerinde oynanan bir turnuvadır. Her yıl Ağustos ayında USTA Billie Jean King National Tennis Center’da çekişmeli mücadelelere sahne olur.
Tenis ilk zamanlarda erkek sporu olarak oynanırdı, kadınların tenisle tanışması zaman aldı. 1884 yılında ilk kez kadınlar da tenis oynamaya başladı. İngiliz tenisçi Maud Watson, ilk kadın Wimbledon şampiyonu olarak tarihe adını yazdırdı. Watson’ı Blanche Bingley Hillyard ve Lottie Dod takip etti. 1900 yılında ilk kadın olimpiyat şampiyonu Charlotte Cooper oldu. Tenis sporunun ülkemizdeki gururu ise Grand Slam turnuvalarında ön eleme turlarında mücadele eden ve turu geçen ilk Türk tenisçi Çağla Büyükakçay olmuştur. Kadın tenisçilerden bahsetmişken bir tenis efsanesi olan ABD’li sporcu Serena Jameka Williams’ı da unutmamak gerekir. 23 Grand Slam şampiyonluğuyla tenis dünyasına adını altın harflerle yazdıran Williams, başarılarla dolu geçen yıllarının ardından 2022 Amerika Açık turnuvasından sonra tenisi bırakma kararı aldı.
Yazımızın finalini “tenisin yaşı yoktur” cümlesini destekleyen bir bilgiyle yapalım. Bugüne kadar genç sporcuların adı duyulsa da aslında tenis 85 yaş üzerinde bile oynanabilen bir spordur. Senior (veteran) teniste turnuvalar 35 yaşında başlar ve beşer yılık aralarla erkeklerde 85 kadınlarda ise 75 yaş kategorilerinde oynanır. Dünyanın en yaşlı tenisçisi olan ve Guinness Dünya Rekoru sahibi Ukraynalı Leonid Stanislavski’nin 2020 yılında kırdığı bu rekor sırasında 96 yaşında olduğunu biliyor muydunuz?
9,533 okunma